Pantheon'a oldukça yakın olan bu meydanın kendisi başlı başına bir şaheser. İnsan saatlerce oturup meydanı ve diğer insanları seyredebilir. Hatta gün batımında meydandaki binaların pencerelerindeki renk geçişlerini bile saatlerce izlemişliğim vardır.
Roma'nın en işlek ve turistik bölgelerinden biri ama büyük olduğu için kalabalıktan boğmuyor da. Aynı anda birden fazla sokak performansına şahit olabilirsiniz. Meydanın bir köşesinde birileri müzik yaparken, arkasında akrobasik performans yapan başkaları olabilir. Ayrıca çeşitli sanatçılara anlık portre ya da karikatür gibi çizimlerinizi yaptırıp eşsiz bir hediyeliğe sahip olabileceğiniz bir meydan.
Bu meydan, aslında MÖ 1. yüzyılda İmparator Domitian tarafından bir arena olarak inşa edilmiş ve Roma halkı için spor etkinlikleri ve gladyatör dövüşleri düzenlemek amacıyla kullanılıyormuş. Zamanla bu arena terk edilip üzerine 17. yüzyılda Bernini, Borromini ve Pietro da Cortona gibi sanatçılar tarafından Barok dönemi yapıları inşa edilmiş.
Meydanın dört bir yanında zarif palazzolar, saraylar ve kiliseler yer alıyor.
Pietro da Cortona tarafından tasarlanan Palazzo Pamphilj, şu an Brezilya Büyükelçiliği'ne ev sahipliği yapıyor.
Meydanın merkezinde Bernini'nin tasarladığı dünyanın farklı kıtalarındaki büyük nehirleri, Nil Nehri, Ganges Nehri, Dinyester Nehri ve La Plata Nehri'ni, simgeleyen figürler bulunan Fontana dei Quattro Fiumi (Dört Nehir Çeşmesi) bulunuyor.
Bu çeşmenin arka planını Francesco Borromini tarafından tasarlanan Sant'Agnese in Agone Kilisesi süslüyor.
Meydanın güneyinde benim kişisel favorilerimden biri Afrikalı bir adam olan Moro ve dört deniz figürüyle Fontana del Moro, kuzeyinde Neptün Tanrısı'nı ve ona bağlı deniz yaratıklarını simgeleyen Fontana di Nettuno (Neptün Çeşmesi) bulunuyor.
Özellikle Noel ve yılbaşı döneminde kurulan pazarlar ve Yılbaşı süslemeleri ile meydan daha da hareketleniyor.
Bir turist olarak en kolay erişimimizin olacağı ve bu meydanı yukardan gören en güzel manzaraya sahip yer ise Museo di Roma.
Bu müze sergilediği sanat eserleri kadar binasının güzelliğiyle de konuşulması gereken bir yer. Çünkü burası alelade bir müze binası değil aslında bir saray: Palazzo Braschi. Roma'nın geçmişten günümüze serüvenini görebileceğimiz ve her katındaki pencerelerinden çeşitli manzaralara sahip olabileceğimiz mutlaka gezilmesi gerektiğini düşündüğüm bu müzeye giriş 13€, aileler için çeşitli indirimler de mevcut: resmi site
Piazza Navona'ya yakınlığı sebebiyle bu başlık altında anlatmak istediğim diğer bir yer ise: Chiostro del Bramante. Burası bir sanat galerisi ve galeriyi gezebileceğiniz gibi kendinizi kocaman bir tuvalin içinde bulacağınız kafesinde de vakit geçirebilir, dışarılara taşan ücretsiz sergilerine şahit olabilirsiniz. Buraya giden ara sokaklar bile fazlasıyla güzel.
Çok sevdiğim müzelerden biri olan Museo Nazionale Romano, Palazzo Altemps ile yolunuza devam edebilirsiniz. Burayı aslında sadece içindeki eserler için değil sarayın güzelliği için de seviyorum. Özellikle de tam bir görsel şölen olan Balcone Dipinto'su için. Renkli fresklerle süslenmiş balkonun bir tarafında limon ağaçları bulunurken diğer tarafında heykeller bulunur. Az bilindiği için sıra beklemeyeceksiniz. Giriş 8€.
Burdan sonra ise Tiber Nehri'ne ulaşıp nehir kenarında yürüyüş yapabilirsiniz ya da Corte Suprema di Cassazione'nin etkileyici mimarisini inceleyebilirsiniz.
2025'te seyahat edeceklerin göz önünde bulundurması gereken en önemli nokta bu yılın Katolikler için Jübile yılı olması ve kalabalıklık açısından genel geçer bilgileri yıkıyor olması. Detaylar: İtalya Jübile 2025 Rehberi
Roma ile ilgili şu rehberlerime de göz atabilirsiniz:
Roma FCO Havaalanından – Sim Kart, Merkeze Gidiş ve Toplu Taşıma Meseleleri
Roma Pass ve Turist Kart Çeşitleri
Roma’dan En Mantıklı Günübirlik Rota: Tivoli Rehberi
Roma’dan Günübirlik Castelli Romani Turu
Roma Yakını Mavi Bayraklı Sahiller
Yeme-içme, alışveriş ve ulaşımla ilgili bilgileri de yine diğer rehberlerimde bulabilirsiniz.
Musmutlu seyahatler.
Seyahatolojistiniz 🙂